Ulubatlı Hasan'ın Güncel Biyografi Metni:
Ulubatlı Hasan Ağa
(Alemdar Baba Hasan / Baba Hasan-ı Alemî)
(Ulubat köyü, Bursa, 1390 civarı? - İstanbul, 29 Mayıs 1453), İstanbulun fethi sırasında Doğu Romanın (Bizans) en büyük kara burcu olan Topkapı (Aya Romanos) burcuna ilk sancağı diken Osmanlı askeridir. Yapılan son araştırmalar onun uzun süre Sancaktar ve ömrünün son yıllarında Sekbanbaşı olduğunu ortaya çıkarmıştır. 828 (M. 1425) tarihli vakfiyesine göre babasının adı Abdullahtır.
Son yıllarda sürekli bir Fetih efsanesi imiş gibi yansıtılan Hasanın, tespit edilen son bulgulara göre Sultan I. Mehmed (Çelebi) zamanından ta ki şehâdetine kadar büyük ve seçkin bir devlet adamı olarak Edirne Sarayında görev yaptığı anlaşılmıştır. Çelebi Mehmedin kısa bir süre sancaktarı olan Alemdar Hasan Ağa, II. Murad tarafından da büyük bir saygı ve itibar görmüş; 828 (M. 1425)te kendisine Bursada, Kiteye bağlı olan eski Ulubat-Karacabey yolu üzerindeki Kızılcıklı (bugünkü adıyla: Hasanağa) köyü evlâtlık vakıf olarak tahsis edilmiştir. Devrin Bursa kadısı Molla Fenârînin imzasını taşıyan bu vakfiyede Kitedeki köyle birlikte, şimdi yine Hasanağa adını taşıyan Edirne Çöke yakınlarındaki Sığırlıca Mûsâ köyü de onun vakfı kapsamına dahil edilmiştir. Ulubatlı Hasan Ağa, Bursadaki vakıf köyünde mescit, mektep, hamam, zaviye gibi hayır eserleri yaptırmış ve ayrıca vakıf kayıtlarına göre Edirnede, görevi nedeniyle Alemdâr Mahallesi adıyla tanınan mahallesinde de kendi adına bir mescit ve bir türbe inşa ettirmiştir.
Hasanın şehadet anlarına ilişkin en önemli bilgiler, İstanbulun fethi sırasında imparatorun yanında bulunan Bizanslı tarihçi Yorgios Sfrancisin (ö. 1478) Notlarını temize çekip kendi eliyle yazdığını açıkça belirttiği geniş kroniği Chronicon Maiustaki betimlemeleridir. Aslen Lopadion (Ulubat)lı olan Hasanın eline kılıç ve kalkanını alıp Romanos, yani Topkapı burcuna atıldığını aktaran yazar, beraberince otuz kişinin daha onu tâkip ederek, bunlardan on sekizinin surlardan atılan taşlarla düşürülüp şehit edildiklerini; ancak iri vücutlu bir yeniçeri olan Hasanın uzun süre direndiğini, hatta burcun üzerindeki Bizans savunma gücünü tek başına çökerttiğini ifade eder. Ancak onun bu direnişi de çok uzun sürmemiş, üzerine isabet eden taşlar ve oklar bir süre sonra sağ tarafını işlemez hale getirmiş ve ardından burcun üzerine diktiği Beyaz sancağın yanıbaşında can vermiştir. İstanbul surlarına ilk Türk bayrağını diken Ulubatlı Hasan Ağanın bu büyük başarısını, Anadolu ordusu Yayalar komutanı Canbaz Mustafa Beyin dokuzuncu kara burcu olan Silivrikapıya diktiği ikinci ve Rumeli beylerinden Karıştıran Süleyman Beyin Edirnekapıya diktiği üçüncü sancaklar takip etmiştir.
Ulubatlı Hasanın Sfrancis tarafından kaydedilen burca sancak dikme anları, bir süre önce Fatihin Horhor semtinde, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi karşısında keşfedilen Fatihin Şehit Sancaktarı Baba Hasan Ağanın kabrinin kayıp kitabesinde de aynı ifadelerle ortaya çıkmıştır. 1806 (H. 1221) İstanbul depreminden sonra yenilenen, ancak şimdi kaybolan kitabedeki şiirin son beytinde tarih düşürülürken, Baba Hasanın Sekiz burcun ilk Sancaktarı olduğuna ve o gün Fatihin Gıpta edilen Alemdârı olma lütfuna kavuştuğuna özellikle vurgu yapılmıştır. Kitabede ayrıca Hasan Ağanın diktiği sancağın Fatihin kendi sancağı olduğu ve onun Şehidler Serdarı unvanıyla bütün Fetih şehitlerinden daha üstün bir konumda bulunduğu özellikle ön plâna çıkarılmıştır.
Osmanlı kroniklerinde ve İstanbulun fethi sırasında bulunmuş yabancı tarihçilerin eserlerinde Ulubatlı Hasan Ağa ve neferlerinin burca tırmanma, çatışma ve şehit olma anları isim belirtilmeden de olsa aynı betimlemelerle anlatılmaktadır.
Sancaktar Hasan Ağa 1428de Bursadaki köyü için verilen vakfiyesinde: Nâsıbu livâil-İslâm: İslam sancağının dikicisi unvanıyla anılmıştır. Emektar bir Osmanlı sancaktarı olduğu gibi, Mehmed Süreyyanın Sicill-i Osmânîsinde belirttiğine göre II. Muradın son zamanlarından beri Sekbanbaşı olan, hatta İstanbulun fethine de bu rütbeyle katılan Hasanın, şimdi kabrinin bitişiğinde yatan Hüseyin adında bir erkek ve Hasnâ Hâtun adına bir kızkardeşi bulunuyordu. Kabrinin biraz ötesinde, şimdi İlâhiyat Fakültesinin ilerisinde, Oruçgazi Ortaokulunun hizasına denk gelen park alanında yer alan yarı ahşap, yarı kârgir mescidi 1956 İstanbul şehir plânlamasında yola uzak kalmasına rağmen yıktırılıp tamamen ortadan kaldırılmıştır. Şehadetinden sonra üç oğlundan İbrahim Ağa babasının eski mesleği olan Alemdarlığa atanmış; Pîrî Çelebi adlı oğlu Saray kâtipliği görevinde kalmış, Edirnedeki eski köy ve emlâki ise diğer oğlu Kapıcılar kethudâsı Halil Beye bırakılmıştır.
Hasan Ağanın sekban ortaları içindeki bölüğü olan ve onunla birlikte burcun üstüne çıkıp toplu halde şehit olan On Sekiz Sekbanların şehitler haziresi, şimdi Hasanın Horhordaki kabrinin hemen yukarısında, İstanbul Büyükşehir Belediye binasının yan tarafında yer almakta; Sfrancisin eserinde anlattığı şehadet anlarını doğrulayan topografik bir başka önemli kanıt olarak varlığını korumaktadır.
Kaynakça:
1. VGM, Hasan Baba Mescidi ve Türbesi, Dosya: 532.
2. BOA, İstanbul Vakıfları Tahrîr Defteri (953/1546), TD. nr.: 251.
3. İnâmât Defteri, İBB Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, nr.: O.71.
4. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, nr.: A-119.
5. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, nr.: A-105.
6. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, nr.: B-123.
7. Georgios Sphrantzes, Cronica (Chronicon Maius): 1258-1481, Memorii, II, Edıtıe Critica de Vasile Grecu, Editura Academiei Republicii Socialiste Romania, Bucureşti (Bükreş) 1966.
8. Hakan Yılmaz, Fetihte Surlara Sancak Dikme Meselesine Farklı Analitik Bir Yaklaşım: Ulubatlı Hasan Rivâyeti Efsane midir, Gerçek midir?, Fatih Sultan Mehmed Dönemi Osmanlı Dünyası (İdeoloji-Diplomasi-Savaş-Fetih) Uluslararası Sempozyumu, (12-13 Nisan 2019) bildiri metni.
9. Hakan Yılmaz, Keşfedilen Kabri, Yıkılan Mescidi ve Ulubat Gölü Civârındaki Köyünün Vakfiyesi Işığında; Fâtihin Alemdârı, Şehidler Serdârı Ulubatlı Baba Hasan, Türk Dünyası Araştırmaları, 121/239 (Mart-Nisan 2019), s. 383-404.
10. Hakan Yılmaz, Bir Fetih Efsânesi Olduğu Öne Sürülen Ulubatlı Hasanın Yeni Keşfedilen Kabri ve Bilinmeyen Gerçek Tarihî Kimliği, Toplumsal Tarih, Sy.: 305 (Mayıs 2019), 77-78; Efsane mi, Gerçek mi? Ulubatlı Hasanın Varlığını Kanıtlayan Yeni Tarihî Bulgular, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, Sy.: 389 (Mayıs 2019), 24-29.
11. Hakan Yılmaz, İstanbulun Fethinde Burçlara Sancak Dikme Probleminin Çözümü: Ulubatlı Hasan, Balaban, Mustafa ve Karışdıran Süleyman, Toplumsal Tarih, sy.: 309 (Eylül 2019), s. 62-69.
12. Kriton Dinçmen, Şehir Düştü, İletişim Yayınları, İstanbul 1992.
13. Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, II, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1311/1894.
Yorumlar